Tatköy Tarihi Bilgiler

Tatköy Merkez Camii Bilgileri


Tatköy Camisi restorasyonda bulunmakta olan Selçuklu zamanından günümüze gelmiştir. 1284'de tadilat görmüş o zaman tadilat tarihi caminin duvarına gömülmüştür.İlginç olansa 1284 tarihi olan 3 tane taş olmasıdır. Tadilatta birden fazla usta çalışmış olabilir.Binanın üzerine yapan ve yapım tarihinin yazılması Tatköy ve Sulutaş yerleşimlerinde birden fazla tespit edilmiştir. Hala devam eden bir gelenek olarak karşımıza çıkmaktadır.


Tatköy Mezar Bilgileri
Tatköy bugün Konya'nın bir mahallesi olarak geçmektedir. Köyde ikiye ayrılmış büyük bir mezarlık içinde Osmanlı Türkçesi mezar taşları bulunmak. Mezar Taşları yanında Selçuklu zamanına dayanan 1248'de(1832/33) yangından onarılan Tatköy Cami'sinin üzerinde Osmanlı Türkçesi kitabeler bulunmaktadır. "Merhum" ve "Oğlu" kelimeleri çoğu mezar taşında olduğu için seçilebiliyor.
Mezar taşları genel olarak 1300'lü yıllara ait olduğunu göz önüne alırsak seçilebilen 3 rakamı sebebi ile 1300'lü yıllara ait olduğunu kabul edebiliriz.

Günümüz alfabesi ile yazılan mezar taşlarında hicri takvime göre tarih yazıldığını görmekteyiz.
 
  "Hacı Himmet...Fatiha 1338(1919/1920)"
"128?(1864 sonrası) İstifli yazılmış bir mezar taşı

Tatköy Hakkında Bazı Bilgiler 

Şimdi sizinle 1686 tarihinde Tat köyde sele kapılan ve Sillede toplanan 11 kişinin feci sonlarını isim isim anlatan ve mahkeme siciline kaydedilen olayın aslını paylaşmak istiyorum. Alttaki aslını okuyun az bir gayretle anlayacağınızdan eminiz, ancak sonunda kısa bir özetimizde vardır.

“Mahmiye-i Konya kazasına tabi’ Su dirhemi (Sille) Nahiyesine tabi’ Tat nam karye ahalisinden Hasan b. Sübhanverdi ve Mehmed b. El-Hac Sefer ve Yakup b. İsmail Hoca ve Mustafa b. Bayram ve Yahya b. Kara Ali nam kimesneler meclis-i şerife gelüb takrir-i kelam idüb tarih-i kitabdan bir gün mukaddem karye-i mezburede vaki çay içinde karyemiz ahalisinden birkaç nefer kimesneler koyun yünleri yurlarken bi-emrillahi taâla ziyade yağmur zuhur etmekle seyl suyu tuğyan idüb çay içinde mezburları götürüb karye-i Sille kurbunda (yakınında) çay içinde garikan (boğulmuş olarak) meyyitleri bulunmuşdur canib-i şer’i den üzerine varılub keşf ve tahrir olunub ol dahi bi’l-fiil mir-i miran-ı ferman olan râfiu’l-kadr ve azimü’ş-şan ve izzetlü ve seadetlü Ali Paşa hazretlerinin mütesellimi olan Fahru’l-akran Yusuf Ağa tarafından husus u mezbure mübaşir tayin olunan … Beğ ve zeyl-i kitabda isimleri mestur olan müslimîn ile karye-i Sille kurbunda vaki’ çaya varub el-Hac Ali b. El-Hac İbrahim ve Mahmud b. Abid ve Ayşe binti Ahmed ve Cennet binti Veli ve Selime binti Halil ve Hüseyin b. Ali, ve Mihri binti el-Hac Mehmed ve Fatıma binti Veli ve Alime ve Döne ve Mehmed evlad-ı Hasan nam kimesneleri kum içinde garikan meyyit ve seyl tuğyanı ile taşlara uğrayub zahmından her birinin başlarını mecruh bulub muayene ve müşahede eylediklerini Mavlana mezbur mahallinde ketb ve tahrir idüb badehu irsal olunan Hasan Çelebi ile meclis-i şer’e gelüb alâ vukuihi haber vermeğin mâ vaka’a bi’t-taleb ketb olundu. Fi gurre-i Şabani’l-muazzam li- sene: Semane ve tis’în ve elf” (Konya Şer’iyye Sicilleri)

Özet olarak: (23 Haziran 1686) tarihinde Tatköyde derede yün yıkarken sele kapılan adları yazılı 11 kişi Silleye kadar sürüklenerek feci bir şekilde can vermişlerdir. Bu olay belki tarihin Konya’da kaydettiği en fazla can alan sel baskınıdır. Ve Türk basınında ilk defa yayınlanmaktadır.

Şimdi aşağıda size 1681 yılında orta Anadolu’nun ortasında Konya’nın merkeze bağlı Tat köyde yaşanan bir ibretlik olayı vereceğiz.
 
Bu metni size aktarmadan maksat: Anadolu da bundan 300 yıl önce evlenmede son kararı kimin verdiği hakkında ilk ağızdan gerçeği göstermektir.
 
“Mahmiyye-i Konya kazasına tâbi’ Tat nam (adlı) karye (köy) sakinlerinden Bektaş bin Ahmed nam kimesne meclis-i şer’-i hatîr-i lâzimü’t-tevkîrde (yüce mahkemede) bâisetü’l-kitab (dilekçe sahibesi) Şehriban binti (kızı) Kasım nam bikr-i bâliğa (reşit kız) mahzarında(huzurunda) üzerine da’vâ ve takrîr-i kelam idüb bundan akdem (önce) ben mezbûreye (bu kıza) namzed itmişidim. Hâlâ tezevvüc murad (evlenme istediğimde) eylediğimde muhâlefet (kaçınır) ider sual olunsun didikde gıbbe’s-suâl (sorgudan sonra) mezbûre (sözü edilen kız)  Şehriban cevabında; mezkûr Bektaş bana namzed itmişidi lâkin bu âna gelince beynimizde (aramızda) akd-i nikâh vâki’ olmamağla (nikah kıyılmamış) mezkûr Bektaş’dan mufârakat (ayrılarak) İdüp hâzır bi’l-meclis (burada bulunan) İsmâil’in oğlu Mehmed’e nefsimi tezvîc (evlendirme) murad iderin diyucek ba’de’l-istintak (konuşturulduktan sonra) bu âna gelince merkûme Şehriban kendüne akd-i nikâh olunmadığını mezbur Bektaş ikrar ve i’tirâf (kabul) itmeğin husûs-ı mezbûr içün mu’ârazadan (tartışma) merkum Bektaş men’ olunub (alıkonup) nefsini dilediği kimesneye tezvîce (nikahlamaya) mezkûre Şehriban’a izin (müsaade edildiği) birle mâ vaka’a bi’t-taleb ketb (yazıldı) olundu. 
 (h. 21 Zilhicce 1091 m. 12 Ocak 1681 4. Mehmet zamanı) K. Ş. S. C 25 Varak 21  
 
Hulasa olarak mahkemenin verdiği karar şudur: Yetişkin ve reşide bir kız kendi istediği birisiyle evlenebilir ve buna kimse mani olamaz. Ayrıca henüz nikâh kıyılmamış olan nişan dönemi sona ererse eski nişanlısı asla tacizde bulunamaz.

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol